Meralar, Kadastro Kanunun 16. maddesinde sayılan orta mallardan biridir. Orta malı TDK’da “herkesin yararlandığı” nesne şeklinde tanımlanmıştır. Kadastro Kanunun 16. maddesinde orta malları meraların yanında yaylaklar, kışlaklar, harman yeri ve panayır yeri olarak sayılmıştır. Meraların, yaylakların ve kışlakların kullanma hakkı bir veya birden çok köy ya da belediyeye bırakılmış birer kamu malıdır. Meralarda nitelikleri gereği özel mülkiyet tesis edilemez, amacı dışında farklı kullanımlara açılamaz, zaman aşımı yoluyla iktisap edilemez gibi MYK’ları (Mera, Yaylak, Kışlak) korucu nitelikte yasal kurallar mevcuttur. Fakat şehirlerin büyümesi, nüfusun artması ve bir takım yasal düzenlemeler sonucu MYK’lar şehirlerin içerisinde kalmış ve kent hayatına yenik düşerek tarımın can damarı olan alanlar yok edilmeye başlanmıştır.
MYK’lar tarım ve hayvancılık sektörü ve köylü vatandaşlar için hayati derecede önem taşımakta iken çeşitli şekilde (konut alanı, enerji alanı, turizm alanı, maden alanı, kamu yatırımları amaçlı) kullanım amacı güdülerek vasıf değişikliği yapılmış ve kent hayatına girmektedir. 4342 sayılı Mera Kanunun çıkmadan önce, 3194 sayılı İmar Kanunu’nda, planlama sahasında bir MYK vasıflı taşınmazının kalması halinde herhangi bir iş ve işlem gerçekleştirilmeden doğrudan MYK vasfı ortadan kalmış sayılıyor idi. Fakat Mera Kanunu ile MYK’ların öncelikle vasıflarının değişikliğin sağlanması ve sonrasında planlamaya dahil edilmesi gerektiği yönünde düzenlemeye gidildi. Aslında Mera Kanunun bir anlamda MYK’ların vasıflarının korunması yönünde bir adım olarak anlaşılabilirdi fakat hızla büyüyen bir Türkiye ve tarım sektörü değersizleşmesi ile birlikte MYK’ların kolaylıkla vasıf değişikliğine gidilerek planlamalara dahil edildi. Bu durum, tarım ve hayvancılık sektörlerini doğrudan etkileyip kentlerin değişim ve dönüşümlerine doğrudan müdahil oldu. Kent içinde kalan meraların vasıf değişikliğinin sağlanarak planlamaya açılması makul karşılanabilecek iken kent dışında kalanların vasıf değişikliklerinin yapılması ülkenin tarım ve hayvancılık sektörünü olumsuz etkiledi.
Türkiye'de Meraların Değişimi
Yasal mevzuatımızda mera, yaylak, kışlak, harman yeri ve panayır yeri olarak sayılan orta malları toplum da genelde mera olarak kullanılır. Meranın yanında çayır kavramı da yoğun olarak kullanılmaktadır. Ülkemizde nüfusun artması, şehirlerin büyümesi ve tarım sektörünün küçülmesi ile birlikte yıllara sari MYK’ların toplam yüzölçümünde bir azalış seyri yaşanmıştır.
Tarım ve Orman Bakanlığının verilerine göre, söz konusu aşağıdaki tabloya bakıldığında mera alanlarında son 80 yılda yaklaşık %75 oranında bir azalış yaşanmıştır. 1970 yılında 21 milyon 698 bin hektar olan mera alanları 2017 yılında neredeyse yarı yarıya azalarak 10 milyon 984 bin hektara kadar gerilemiştir. 1940-1960 yılları arasında mera alanlarında azalışın sebebi olarak 1945 yılında çıkarılan Çiftçiyi Topraklandırma Kanunun olduğunu söyleyebiliriz. Kanunun uygulamaları 1950 yılından sonra başlamış ve kanun kapsamında dağıtılan toprakların büyük bir kısmı mera arazilerinden karşılanmıştır. 1960-1970 yılları arasında oluşan azalışın ise temel sebebi Orman Bakanlığının kurulması ile birlikte orman kadastrosu sonucu mera alanları ormanlık alanlar içine alınmış ve böylece mera alanları ciddi azalış göstermiştir. 1940 ile 1970 yılları arasında mera alanlarındaki azalışın temel sebebi yapısal bazı düzenlemeler olmuş iken 1970 yılından sonraki azalışlar ise mera alanlarının vasıflarının değişikliğinin yapılarak kullanıma açılması olduğunu söyleyebiliriz.
Yılara sari olarak mera alanlarında azalış yaşandığı tablodan net bir şekilde anlaşılmaktadır. Son yıllarda hızla yaşanan nüfus artışı ve inşaat sektörünün büyümesi ile birlikte mera alanları yapılaşmaya açılmaktadır. Kaldı ki mera alanları şehirlerin büyümeleri ile birlikte şehirlerin merkezinde bir lokal bölgeler şeklinde kalmaktadır.
Meraların Vasıf Değişikliğinin Sağlanması
MYK’lar Mera Kanunun çıkmadan önce yani 1998 yılından önce 3194 sayılı İmar Kanunu kapsamında değerlendirme yapılırdı. 1998 yılından önce MYK’lar sadece imar planlama sahası içinde kalması halinde herhangi bir vasıf değişikliğine gidilmeden, doğrudan MYK vasfını kaybetmiş oluyordu. Konu ile ilgili Danıştay 6. Dairesinin 2006/5630 E. 2008/423 numaralı kararında, “3194 sayılı İmar Kanunun 11. Maddesinin 4. Fıkrasında hazırlanan imar planı sınırları içindeki kadastral yollar, meydanlar ile meralar imar planının onayı ile bu vasıflarını kendiliğinden kaybederek onaylanmış imar planı kararları ile getirilen kullanma amacına konu ve tabi olduğu hükmüne yer verilmiştir.
4342 sayılı Mera Kanunun 35’inci maddesi ile 3194 sayılı İmar Kanununun 11. Maddesinin 4. Fıkrasında yer alan ‘mera’ kelimesi anılan madde hükmünden çıkarılmış ve 4342 sayılı Mera Kanununun 4. Maddesinde, meraların devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu, özel mülkiyete geçirilemeyeceği, amacı dışında kullanılamayacağı, zamanaşımı uygulanamayacağı, sınırlarının daraltılamayacağı, hükme bağlanmıştır. Diğer taraftan, 3194 sayılı Yasanın 5. Maddesinde, uygulama imar planları, uygulama için gerekli imar uygulama programlarına esas olacak plan olarak tanımlanmış olup, uygulama imar planı yapılmadan uygulamaya geçilemeyeceği açıktır. Bu durumda uygulama imar planının onaylanması aşamasında yürürlükte olan 4342 sayılı Yasa uyarınca mera vasfını taşıyan taşınmazın planlamaya ve dolayısıyla bu plana dayalı olarak parselasyon işlemine konu edilmesi mümkün değildir.” Şeklinde konu ile ilgili karar bulunmaktadır. Bu yüzden MYK’lar öncelikle vasıf değişikliklerinin sağlanarak planlamaya dahil edilmesi gerekmektedir. Mera Kanunu vasıf değişikliğinin hangi durumlarda yapılabileceğini açıklamış ve bu hususlar aşağıda belirtilmiştir.
a) Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının talebi üzerine, 3213 sayılı Maden Kanunu ve 6326 sayılı Petrol Kanunu hükümlerine göre, arama faaliyetleri sonunda rezervi belirlenen maden ve petrol faaliyeti için zaruri olan,
b) Kültür ve Turizm Bakanlığının talebi üzerine, turizm yatırımları için zaruri olan,
c) Kamu yatırımları yapılması için gerekli bulunan,
d) Köy yerleşim yeri ile uygulama imar plânı veya uygulama plânlarına ilave imar plânlarının hazırlanması, toprak muhafazası, gen kaynaklarının korunması, millî park ve muhafaza ormanı kurulması, doğal, tarihî ve kültürel varlıkların korunması, sel kontrolü, akarsular ve kaynakların düzenlenmesi, bu kaynaklarda yapılması gereken su ürünleri üretimi ve termale dayalı tarımsal üretim faaliyetleri için ihtiyaç duyulan,
e) 442 sayılı Köy Kanununun 13 ve 14 üncü maddeleri kapsamında kullanılmak üzere ihtiyaç duyulan,
f) Ülke güvenliği ve olağanüstü hal durumlarında ihtiyaç duyulan,
g) Doğal afet bölgelerinde yerleşim yeri için ihtiyaç duyulan,
ğ) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun talebi üzerine, 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu, 4646 sayılı Doğal Gaz Piyasası Kanunu ve 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu hükümlerine göre, petrol iletim faaliyetleri ile elektrik ve doğal gaz piyasası faaliyetleri için gerekli bulunan,
h) Jeotermal kaynaklı teknolojik seralar için ihtiyaç duyulan,
yerlerin vasıf değişikliği yapılarak MYK niteliği ortadan kaldırılabilmektedir. Vasıf değişikliği için ilgili müdürlüğün talebi, komisyonun ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının uygun görüşü üzerine, valilikçe tahsis amacı değiştirilebilmekte ve söz konusu yerlerin tescilleri Hazine adına, vakıf meralarının tescilleri ise vakıf adına yapılmaktadır.
Meralar Satılabilir mi?
Meraların satışı mümkün değildir. Kaldı ki meralar herkesin yararlandığı orta mallarıdır. Fakat meraların vasıf değişikliği yapılıp Hazine adına tescil edildiğinde üçüncü kişilere satışı mümkün olabilir. Vasıf değişikliği ise yukarıdaki kısımda açıklanan gerekçeler haricinde yapılması mümkün değildir.